Bu sene “Hz. Peygamber ve Kent Tasavvuru” başlığıyla çevrim içi gerçekleştirilen ödül merasiminde, mükafatlar, Türkiye’den Sadettin Ökten, yurt dışından ise Seyyid Hüseyin Nasr’a takdim edildi.

Aktiflikte KERİM Vakfı ve TÜRKKAD ismine açılış konuşmasını yapan KERİM Vakfı Kurucu Üyesi Cemalnur Sargut, Hazreti Muhammed’i anmak ve onun yolundan gitmenin en büyük ödül olduğuna vurgu yaparak, “Bu sene mevzumuz kent. Kent insan bedeni demek aslında. Hazreti Muhammed Yesrib’e gidince orayı Medine yapmış. O kent peygamber aşkıyla dolunca uygarlaşmış. Demek ki vücud kentlerimizin de uygarlaşması için kalbin tahtında peygamberin sevgisinin oturması lazımdır.” dedi.

Sargut, yaşanılan alemde peygambere hizmetten daha büyük bir memnunluk olmadığına dikkati çekerek, İslam’a Hizmet Ödülleri’nin daha birçok yıllar verilmesini ümit ettiğini söyledi.

“ŞEHRİN YAPISI İSLAM MEDENİYETİNDE ÖNMELİ BİR YERE SAHİPTİR”

George Washington Üniversitesi İslami Etütler Profesörü Seyyid Hüseyin Nasr da “İslam kenti ve bugün karşı karşıya olunan etraf sorunları” başlıklı bir konuşma yaparak, İslam medeniyetinin İslam kentlerinde yükseldiğini söz etti.

Nasr, İslam medeniyetinin kentlerin meyvesi olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

“İslami kent birçok istikametten İslam medeniyetinin merkezi olmasına karşın küçük kentlerin de medeniyet için kıymetli olduğunu akılda tutmak gerekir. Buralar, eğitimin yapıldığı, kültürün korunduğu ve olağanüstü şiirlerin yazıldığı yerlerdir. Fakat günümüzde birçok Müslüman İslam kültürünün yalnızca büyük kentlere ilişkin olduğunu ve kasabalara ilişkin fikirlerin olmadığını düşünüyor. Sıkıntı hiç de o denli değil. İslam medeniyetinin ilim ve irfan üzere farklı veçheleri de küçük kasabalarda temsil edilmiştir.”

Kent yapısının da İslam medeniyetinde kıymetli bir yeri olduğunu aktaran Nasr, Sanayi İhtilali’nin yükselişinin akabinde ortaya çıkan çağdaş kent algısının doğal olanla ilgi kuramadığını, istikrarını kaybettiğini lisana getirdi.

“HER MEDENİYETİN SİMGE KENTLERİ OLUR, BUNLARDAN BİRİSİ DE İSTANBUL’DU”

Muharrir Sadettin Ökten ise mükafatı almanın kendisi için çok değerli olduğunu tabir ederek, “Mütevazı bir kul olarak bu yaşımda hürmet ve muhabbetlerimi arz ediyorum. Allah’a hamd ve şükrediyorum. Mükafata layık görenlere de teşekkür ediyorum.” halinde konuştu.

İstanbul’da bir medeniyet araştırmacısı olarak hayata başladığını belirten Ökten, kelamlarını şu halde sürdürdü:

“İstanbul, bütün Osmanlı ve İslam medeniyetinin kültür ve medeniyet merkeziydi. Artık ortaya konan fikirlerin bilakis her medeniyetin simge kentleri olur, bunlardan birisi de İstanbul’du. Hala da öyledir. Burada bir terbiye aldık ve vakit içerisinde aldığımız terbiye ve birikimi dış dünyadaki modernist anlayışlarla karşılaştırdık. Gördük ki hayatta İstanbul’da verilen terbiyenin üzerinde gerçek, manevi ve tatminkar diğer bir terbiye kelam konusu değil. Hasebiyle hayatımızın son on yıllarında elimizden geldiğince eskilerden duyduklarımızı ve öğrendiklerimizi bugünün lisanıyla insanlara anlatmaya çalıştım. Böylelikle küçük bir birikim ortaya çıktı. Hamdı ve şükründen acizim.”

Merasimde ayrıyeten, Mehmet Kemiksiz ve Ömer Faruk Belviranlı kasideler seslendirdi.

Haber7