Müzik Eğitimi Kısmı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bilgehan Eren ve Görsel Sanatlar Eğitimi Kısmı Tabip Öğretim Üyesi Tuğba Çelebi, bebeklerde ve çocuklarda müzik ve fotoğraf eğitiminin başlama yaşı ile çocukların bu alanlarda nasıl desteklenmesi gerektiğine ait soruları yanıtladı. Doç. Dr. Eren, etkin olarak kullanılan müzik etkinliklerinin, çocukların gelişiminde gerek duygusal gerekse zihinsel açıdan hayli yararları bulunduğuna işaret etti.

“ÇOCUKLAR MÜZİĞE YATKIN OLARAK DOĞARLAR”

Bebeklerin müziğe yatkınlığının anlaşılabilmesi için bir müzik sesi duymalarının kâfi olduğuna dikkati çeken Eren, şöyle devam etti: “Çocuklar aslında müziğe yatkın olarak doğarlar. Özel durumlar haricinde çocuklar çoğunlukla müziğe ilgilerini, başlarını sallayarak, ellerini çırparak yahut öne geriye salınarak gösterirler. Bu sayede onlardaki müzik tesirini hissedebilirsiniz vücutlarında. Bu da onların müziğe reaksiyonunu gösterir. Çocukların müziğe ait yeterlilikleri yahut yetenekleri konusunda bir görüş belirtmek gerekirse biraz daha yaş almaları beklenmelidir. Veliler, çocuklarının müziğe yeteneği olduğu varsayımından hareket edebilirler, vakit içerisinde çocukların ilgi ve yeteneği daha besbelli formda ortaya çıkacaktır.“

STANDART BİR YAŞ ARALIĞI YOK

Çocuklarda müzik farkındalığı açısından standart bir yaş aralığı olmadığını söz eden Eren, “Bazı çocuklar 4 yaşında, kimileri ise 5-6 yaşında farkındalık geliştirebilir. Kıymetli olan çocukların müziğe olan ilgilerini ayakta tutacak çevresel düzenlemeler yapabilmektir. Bu noktada ailelere, velilere ve müzik öğretmenlerine vazife düşüyor. Yetişkinler çocukların müzik aletleri ve müzikle dolu bir etrafta büyümelerine fırsat tanımalılar. Müzik eğitimine başlamak için de bir yaş aralığı yoktur.” bilgisini verdi. Eren, annelerin şimdi hamilelik periyodunda iken karın bölgesine kulaklık takarak bebeklerine müzik dinletebileceklerini belirterek, doğumdan itibaren de yanlışsız ve kaliteli müzikler dinleterek çocuklarına müzikal açıdan katkı sağlamaya başlayabileceklerini anlattı.

BAŞLANGIÇ İÇİN KOLAY ÇALGILAR ÜLKÜ

Yapılandırılmış bir müzik eğitimi için ise profesyonel piyano, keman üzere daha karmaşık aletler yerine başlangıçta daha kolay çalgılar ile başlanmasını tavsiye eden Eren, “Ritim çubukları, tefler, marakaslar başlangıç çalgıları olabilir. İki eli ile çarçabuk çalabileceği daha kolay ve başarılı formda müzik yapabileceği çalgılar ile başlanmasında fayda var. Sonrasında ise daha ileri maharet gerektiren müzik aletlerine geçiş yapılabilir.” diye konuştu.

MÜZİK ALETLERİNDE 4 KIYMETLİ NOKTA

Başlangıç olarak, ebeveynlerin zararsız atık gereçlerden ses çıkaran müzik aletleri yapabileceğini aktaran Eren, şöyle devam etti: “Çocuklara verilecek çalgılarda değerli 4 özellik vardır. Renkli ve ilgi alımlı olması, fonksiyonel olması, sıhhate ziyan vermeyen malzemeden ve kolay çalınabilir olması. Oyunlarda ise müzikli hareketli ve ritmik öğeleri içeren ve lisana dayanak veren müzikli oyunlara yer verilmesinde yarar var.”

“ELLERİNE ALDIKLARI HER ŞEY OYUNA DÖNÜŞÜYOR”

Dr. Öğr. Üyesi Çelebi ise çocukların doğdukları andan itibaren hayal dünyalarının farklı olduğunu lisana getirerek, “Ellerine bir şey aldıklarında oyuncak olsun, gereç olsun onlar için her şey oyuna dönüşüyor. Boyalar da fotoğraflar de tıpkı biçimde. Çocuk fotoğraf yaparken oyun oynadığını düşünüyor. Çocuk ne vakit oyun oynamaya başlıyor ise fotoğraf yapmaya da o vakit başlayabilir. Çocuklara ziyan vermeyecek gereçten kullanılan kalın kalemler ve parmak boyalar ile fotoğraf yapma süreci başlayabilir.” değerlendirmesinde bulundu.

HAYAL KURAN ÇOCUKLAR

Fotoğraf yapmanın çocuklara kazanımlarını da aktaran Çelebi, “Resim yapıldığında öncelikle çocuğun özgüveni çok yüksek oluyor. Sorumluluk alıyor, yaptığı işi bitiriyor. Zira bir farkındalığı yüzeye aktarma telaşı var. Hayal kuran çocuklar yetiştirmiş oluyoruz ve çocuk kendini söz edebilme fırsatı yakaladığı için keyifli oluyor. Memnun çocuklar yetiştirmek istiyorsak onları sanata yönlendirerek içlerinde o hisleri dışarı aktarmalarına fırsat vererek bunu elde etmiş oluyoruz. Keyifli çocukların sırrı sanat eğitimindedir.” dedi.

“HER ÇOCUK KENDİ ÖZÜNDE BİRİCİK”

Çelebi, tek tip çocuk modeli oluşturulmaması gerektiğinin altını çizerek, şunları kaydetti:

“Her çocuk kendi özünde biricik ve tek. Hepsi birebir insanı çizmek zorunda değil, hepsi birebir ağacı çizmek zorunda değil. Yani tabiata bakalım, hangi insan birbirine, hangi ağaç birbirine, hangi meyve birbirine benziyor. Fakat biz illa istiyoruz ki insan çizen çocuk, iki gözü olacak, bir burnu olacak, orantıları olacak. Hayır gerek yok buna. Bırakalım çocuk kendi düşündeki insan profilini aktarsın kağıda ya da yüzeye ya da rastgele bir nesneye, buna fırsat tanıyalım. Çocuklara olabildiğince bol sanatçı örnekleri göstermeliyiz.”

Haber7