TBMM Lideri Mustafa Şentop’un konuşmasının satır başları şöyle;

Siyasi partilerle ilgili kapatma davası açılması çok güzel bir durum değil. Fakat kapatma davaları ile ilgili konular anayasamızda gerekse mevzuatta düzenlenmiş konulardır. Siyasi partilerin de uyması gereken temeller var. Onlarla ilgili ihlalleri ile ilgili konular ortaya çıktığında başlatılan bir süreç. Bunlar büsbütün tüzel bir durum. 

TERÖR ÖRGÜTLERİ İLE İLGİLİ ARAYI MUHAFAZALARI LAZIM

Temel sorunumuz bizim anayasada ve siyasi partiler kanununda olan ölçülere nazaran siyaset yapmaktır. Kendi işine geldiği vakit burada kanunlarla ilgili kimsenin şikayeti yok. Bunu siyasi partiden bahsettiğimizde kanunlara nazaran ortaya çıkıyor. O vasfı kazanırken kimse kanunlardan şikayetçi olmuyor. Çalışma işleyişle ilgili kriterler var bu sefer onlarla ilgili şikayetler ortaya çıkıyor. Terör örgütleri ile ilgili arayı müdafaaları lazım. Yalnızca Türkiye’de değil diğer yerlerde de öyledir.

Siyasi partilerle ilgili kuruluş kademelerinde uyacağı asıllar var o kademede ihlal varsa aslında müdahale edilebiliyor. Kurulduktan sonra da aldığı kararlar bağlamında denetimdeler müdahale edilebiliyor. Kapatma davası ise yürüttüğü faaliyetlerle ilgili bir durum o yüzden muhakkak bir vakit geçmesi gerekiyor bunların tespit edilebilmesi için.

EVRAKLAR TERÖR İLE İLGİLİ EPEYCE VAHİM NİTELİK TAŞIYOR

Kapatma davası açıldıktan sonra bir görüşmem kelam konusu değil ama milletvekili arkadaşlar nihayetinde vakit zaman görüştüğümüz oldu. Açıldığı vakit bu cins konularla ilgili kanaatlerimi de söyledim. Siyaseten diğer partilere akıl vermek olmaz. Hazine yardımı konusunda ise birçok ülkede de var. Ortaya çıkış noktası da siyasi partilerin muhtaç olmaması için finansmanın kolaylaştırılması maksadıyla ortaya çıkmış bir konu. Bu yapılan son düzenlemeyle kapatma kararı verilmediği takdirde hazine yardımının kesilmesi kelam konusu. Hazine yardımının kesilmesinde çoğunluk aranmıyor. Anayasa Mahkemesi tarafından alınması gereken bir karar. 

Fezlekeler konusunda dokunulmazlık kalkıyor lakin milletvekilliği düşmüyor. Yaklaşık bin 300 evrak var, bu hayli yüksek bir sayı. Belgeler terör ile ilgili hayli vahim nitelik taşıyor.

Dokunulmazlıklarla ilgili hudutlu bir düzenleme düşünülebilir.

“ABDEST ALIRKEN GÖZALTINA ALINDI’ TEZİ FETÖ’CÜ YÖNTEM”

Ömer Faruk Gergerlioğlu durumunda, Enis Berberoğlu konusu emsal gösteriliyor. Yanlışsız bir kıyas değil.

(Gergerlioğlu’nun sabah namazı için abdest alırken gözaltına alındığı iddiası) Namaz ve abdest üzerinden bu tartışmanın yürütülmesini, FETÖ’cü bir usul olarak görüyorum.

TBMM İçtüzüğünün 170. unsuru, ‘Meclis binalarında ve bahçesinde bir hata işlendiği takdirde, savcılığın direkt soruşturma yapacağı bir hataysa, savcılığın talimatı yerine getirilir’ diyor. Savcılıktan gelen talimatı, orada vazifeli arkadaşlarımız yerine getirmiştir.

Bayana karşı şiddetin önlenmesi, şiddetle çaba ile İstanbul Mukavelesi’nin muadil şeylermiş üzere kıymetlendirilmesi yanlışsız değil.

“BARAJ KONUSUNU TEKRAR DEĞERLENDİRMEYİ GEREKLİ HALE GETİRDİ”

Hükümet sistemi değişikliğinden sonra gerek iç tüzük, gerek Seçim Kanunu ve Siyasi Partiler Kanunu’nun yeni baştan gözden geçirilmesi, kıymetlendirilmesi, yeni sisteme nazaran gerekiyor. Baraj konusunu tekrar, bu ittifaklar bağlamında da yine değerlendirmeyi gerekli hale getirdi. Bu bahiste bir çalışmanın, hükümet sisteminin değişikliğinin sonucu olarak kesinlikle yapılması gerektiğini düşünüyorum.

Temsili temel alan, siyasi partilerin temsilini zorlaştırmayacak hem de siyasi yelpazenin çok dağılmasına sebebiyet vermeyecek, siyasi istikrarı sağlayacak ortalama bir optimum noktayı bulmak lazım.

Haber7