Türk futbolunun deneyimli çalıştırıcısı Yılmaz Vural, büyük kulüplerin yabancı teknik yönetici tercihlerini eleştirerek “Senin elinde 36 yıldır aralıksız çalışan bir adam var. Bu ülkenin en çok resmi maç yöneten ikinci antrenörüyüm. 774 tane. Ben mahalle kadrosu yönetmedim. Ben de yabancı lisan biliyorum.” dedi.

Vural, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu dönem bekleneni veremeyen Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın teknik yönetici tercihleri ile şampiyonluk için büyük avantaja sahip Trabzonspor’un ligdeki performansını kıymetlendirdi.

Fenerbahçe’nin yeni dönemde kadronun başına getireceği öne sürülen Alman teknik yönetici Joachim Löw ile ilgili Yılmaz Vural, “Löw, 20 milyonluk bütçe istemiş. Bunları sağlarsanız, sistemi düzgün hale getirirseniz bunun başında Yılmaz da olsa Löw de olsa birebir başarıyı elde edebilir. Futbol 9 bilinmeyenli denklem değil ki. Bu kadar öğrenilmesi sıkıntı bir iş de değil. Bir Türk vatandaşı olarak Almanya’da Löw’den daha çok eğitim aldım. Bir de üniversitesini bitirdim. Löw onu bitirmedi sanırım. Bitirdiyse özür diliyorum kendisinden. Senin elinde 36 yıldır aralıksız çalışan bir adam var. Bu ülkenin en çok resmi maç yöneten ikinci antrenörüyüm. 774 tane. Ben mahalle ekibi yönetmedim. Ben de yabancı lisan biliyorum. Bazen benim de Alman pasaportum var diye ironi yapıyoruz. Ne olacak yani? İsmimiz Yılmaz diye mi? Popülarite ve ‘işte bak dünya şampiyonu oldu.’ rahatlığıyla meselesiz bir biçimde hocayı getirme dileğinden kaynaklanıyor.” sözlerini kullandı.

“Beşiktaş’a Valerien Ismael geldi. Nasıl geldi, kim getirdi?”

Yılmaz Vural, Beşiktaş Kulübünün, Fransız teknik yönetici Valerien Ismael’i hangi kriterlere bakarak misyona getirdiğini merak ettiğini söyledi.

Türkiye’de yabancı teknik yöneticide ısrar etmenin manası olmadığını vurgulayan Vural, “Beşiktaş’a Valerien Ismael geldi. Nasıl geldi, kim getirdi? Olduğu yerlerdeki başarısı ne? Türkiye’yi ne kadar tanıyor? Hangi münasebetler ve kriterlere bakılarak buraya getiriliyor bilemiyorum. Peşin peşin konuşmak gerçek olmaz, bakacağız. Tanımıyoruz, bilmiyoruz lakin bildiğimiz bir şey var. Türkiye farklı bir ülke. Türkiye, Avrupalı zihniyetiyle yaşayan bir ülke değil. İnsanı o denli değil.” değerlendirmesinde bulundu.

“Yabancı hoca getirildi de ne oldu? Galatasaray hala düşme potasında”

Vural, İspanyol çalıştırıcı Domenec Torrent’in kısa müddette Galatasaray üzere büyük bir topluluğun problemlerini çözebilecek vakti ve yaptırım gücü olmadığını belirtti.

Torrent’in muvaffakiyet elde etmesinin sıkıntı olduğunu kaydeden deneyimli teknik yönetici, “Yabancı hoca getirildi de ne oldu? Galatasaray hala düşme potasında. Neymiş, Guardiola’nın yardımcısıymış. Guardiola’nın kendisi değil ki. Çok geç yardımcı hocalıktan birinci hocalığa geçmiş bir arkadaşımız. Galatasaray grubunda içeriden duyuyorum. Bize de geliyor, arkadaşlarımız var. Çalıştırmasından taktik yorumlara grubun içerisinde bir memnuniyetsizlik yok. Kısa müddette büyük bir topluluğun meselelerini çözebilecek ne vakti, ne de yaptırım gücü var. Münasebetiyle başarılı olması güç. Görüldüğü üzere birkaç iyi maç oynanınca, ‘bak işte kötü yapmıyor.’ yorumları yapıldı. Yabancıda böyledir. Ufak bir farklılık getirirse çok abartılır. Barcelona maçlarında berabere kaldı, kaybetti ve ardından bir lig maçı kaybetti. Hala 38 puanla düşme potasının içinde. Bu türlü olunca ‘getirdin de ne oldu?’ olur.” diye konuştu.

“Sanki bizim yöneticilerimiz hepsi Fransız, Alman, İspanyol, İtalyan da bizi beğenmiyorlar”

Kulüplerde öncelikle idari muvaffakiyetin sağlanması gerektiğini belirten Vural, büyük kadroların Türk teknik yöneticilerle daha başarılı olduğunu savundu.

Yöneticilerin kendilerini sorgulaması gerektiğini söz eden Yılmaz Vural, “Büyük kadrolara bakın, muvaffakiyetleri daima Türk hocalarla olmuştur. Yabancılarla ortada çok çarpıcı muvaffakiyetler yok. Güya bizim yöneticilerimiz hepsi Fransız, Alman, İspanyol, İtalyan da bizi beğenmiyorlar. Türkiye bu çarpıklık içerisinde nasıl yönetici yetiştiremiyorsa gerçek antrenör de oyuncu da yetiştiremiyor. Bu aslında kurumun her modülünün çok bozuk olduğunu ve insanların olması gerektiği yerde olmadığını gösterir. Alanda sizi teknik manada başarılı kılan idari muvaffakiyettir.” yorumunu yaptı.

“Trabzonspor yaptığı doğruların karşılığını aldı”

Ligdeki şampiyonluk uğraşını kıymetlendiren Yılmaz Vural, Trabzonspor’un memnun sona ulaşacağına inandığını söz etti.

Vural, Trabzonspor’un muvaffakiyetinin Türk futbolu açısından yararlı olduğunu belirterek “Trabzonspor şampiyon oldu doğal. Futbolda top yuvarlaklığını göstermezse açık orta şampiyon oldular. Tebrik ediyorum kendilerini. İyi oldu, vakitli oldu. Trabzonspor’un, Anadolu ve Türk futbolunun muhtaçlığı vardı. İnşallah bu Türk futboluna öteki bir bakış getirir. Profesyonel futbolda bu işi uzun vakit evvel planlayıp o planlarınızı yerine getirebiliyorsanız görüldüğü üzere başarılı olma bahtınız başkalarından fazla oluyor. Trabzonspor yaptığı doğruların karşılığını aldı. Ahmet Ağaoğlu’na, sevgili Abdullah Avcı’ya, kadroya, taraftarlara, oyunculara şampiyonluk ‘hayırlı olsun’ diyorum.” formunda konuştu.

İstanbul kulüplerinin değişmesi gerektiğini aktaran Vural, “Mali bahislerdeki meşakkatler grup oluşturmakta zorluk çıkardı. Eski rahatlıkları, kontrolsüz bir biçimde para harcamaları engellendi. Hasebiyle bu kadar borçla bu kadar ekip kuruluyor. Anadolu ekipleri daha araştırıcı. Daha iyi oyuncuları daha ucuza buluyorlar. Trabzonspor üzere yanlışsız şeyler yapıyorlar. Bu, büyük kulüplere ‘böyle yaparsanız başarılı olma talihiniz artar.’ bildirisini vermiştir. Onlar da artık eski tas eski hamam olamaz. Bazen devir dönem bu türlü oluyor lakin birinci sefer üç kadronun birden dışarıda kaldığı bir lig seyrettik. Daha 8 hafta var ancak yapacak bir şey yok, Trabzonspor bizi erken konuşturdu.” değerlendirmesinde bulundu.

Çoklukla dönemin son haftalarında tercih edilen bir teknik yönetici olmasının insanların başında bir espri haline geldiğini belirten Vural, kelamlarını şöyle tamamladı:

“8 maç kala düşmeye yahut çıkmaya adaysan, seni bu muvaffakiyete götürecek takım olarak görüyorsan, ‘peki niçin başında gelmiyor bu adam?’ diye sorulabilir. Birtakım şeyleri pratiğin içindekiler olarak izah edemiyorsunuz. Aslında 8 maç kala şampiyon yapıyorsanız, gelsin bakalım bunu yapabilecek kaç kişi varsa yapsın. Bir garip ülkeyiz. Bir misyona talip oluyorsunuz, eleştiriliyorsunuz. Talip olmak yürek ve birikim ister. Diğer bir bakış ve fikir var. Bunları açıkladığınızda çok insanı rahatsız ediyorsunuz. Nizam kurmuşlar. Siz çomak sokuyor durumuna düşüyorsunuz. Türk gencimin dünya genciyle yarışırken bu yarışı önde bitirmesini istiyorum. Bu stille bu yarışı bizim gençliğimiz önde bitiremeyecek. Toplum psikolojisini dengeleyen bir iş yapıyoruz. Toplumun kendine öz inancını sağlayan bir iş yapıyoruz. Bunu spor üzere görmeyelim, spor değil bu, öteki bir şey. Bunu yönetim etmek o kadar kolay değil. Birikim sahibi, eğitim görmüş insanların yapacağı iş bu. Yoksa bir oyun oynanıyor. Üç ihtimali var. Yeniyorsun, berabere kalıyorsun yahut yeniliyorsun ve çok yenen başarılı hoca oluyor. Bu türlü bir şey değil.”

Haber7